BlogKişisel Gelişim & Verimlilik

Verimliliğinizi Arttırmak İçin Kahveyi Bir de Böyle İçmeyi Deneyin!

Hepimizin kahveyle bir sevgi-nefret ilişkisi var. Biliyoruz ki kahve, çok fazla tüketildiğinde halsizliğe ve baş ağrıları gibi sıkıntılara sebep olur fakat doğru kullanıldığında da müthiş bir enerji kaynağıdır. İçtiğiniz kahve bir yudum bile olsa, vücudunuzdan atılması 8 ile 14 saati bulur ve bu süreçte halsiz ve bazen hasta bile hissetmenize yol açar.

 

kahve-zararlari

 

Peki size, kahveyi bir alışkanlık gibi içmek yerine stratejik bir şekilde içerek, başınız sıkıştığı her an bir enerji kaynağı gibi faydalanabileceğinizi söylesem tepkiniz ne olurdu?

 

Kahveyi stratejik bir şekilde için

 

The Productivity Project kitabının yazarı Chris Bailey de kahve mahmurluğundan mustaripti fakat alışkanlığından da vazgeçemiyordu. Bu yüzden yeni bir şey denemeye karar verdi. Önemli bir şeyler yapmadan önce kafein tüketmeye başladı. Örneğin; bir sunum öncesinde, önemli bir makaleye başlarken veya yapılacaklar listesinden önemli bir maddenin üzerini çizerken. Yapılacak şeylerin ne olduğuna bakmaksızın, odak gerektiren ve kafa yorucu olduğundan emin olduğu her önemli aktivite öncesi bunu yaptı.

Deneyin hedefi basitti. Kahvenin olumsuz etkilerini hissetmeye başlamadan -bundan sonra buna kısaca kafein vurgunu diyeceğim- kahveden en yüksek verimi nasıl alabiliriz?  Kafein vurgunu başlamadan önceki süreci değerlendirelim.

 

kahve-saglik

 

Kafein, beynin, adenozin adındaki bir kimyasalın emilimini engellemesine sebep olur. Bu kimyasalın görevi, beyninizdeki sinyalleri tetikleyerek yorgun olduğunuzu hissettirmektir. Kafein, dolaylı olarak adenozinin emilmesini engellerken bu sırada adenozin, kafein etkisini kaybedene kadar vücudunuzda birikmeye devam eder ve kafeinin etkisini kaybettiği o noktada birden feleğiniz şaşmış gibi hissedersiniz ve tek isteğiniz bir an önce uyumak olur.

Fakat kahve veya kafein içeren herhangi bir içeceği stratejik bir şekilde içerseniz, beyniniz o yorgunluk sinyallerini almaya başlamadan önceki zamanı daha verimli kullanabilirsiniz. Hatta kafein vurgunu sizi vurmadan, ara ara istirahat bile edebilirsiniz.

Neleri içemezsiniz?

Siz Starbucks’a gidip kendinize bol kafeinli bir frappucino sipariş etmeden veya şekerli ve kafeinli herhangi bir içecek almadan önce birkaç temel kuralı aradan çıkaralım. Hem şekerli veya alkollü hem de kafein içeren içecekleri tüketmemelisiniz. Bu tip içecekler, kendilerine has vurgunları da beraberinde getirir. Bu yüzden bu içecekleri art arda tüketmek, o sonda hissedilen adenozin etkisini daha ağır ve ani yapmaktan ve sizi daha da kötü etkilemekten başka bir şey yapmaz.

Bunlar yerine, yeşil çayı tercih edin. Yeşil çay gibi, yapılarında doğal olarak kafein barındıran çaylar, kafein vurgununun etkisini yavaşlatıp düzene sokan antioksidanlarla doludur.

Ne zaman kafeinlenelim?

Tam da şu an kendinize bir fincan kahve demliyor olabilirsiniz fakat kafeini, geçici çözüm olarak kullanmamaya dikkat edin. Amaç, verimli olduğunuz zaman aralığından en etkili şekilde faydalanmak, günü sonlandırıp uyuyana kadarki zaman aralığında ayakta kalabilmek için sürekli kafein tüketmek değil. Aynı şekilde, yaratıcı bir iş üzerinde çalışacaksanız, bu işten önce kafeinden olabildiğince kaçınmalısınız. Görünen o ki kafein, beynin sağ yarım küresini ilgilendiren işlerde olumsuz bir etkiye sahip.

Eğer günlük programınıza uyuyorsa, kafeini 9:30 ve 11:30 arasında tüketin. Genellikle, günün bu saatleri kendinizi halsiz hissetmeye başladığınızdan kafein, enerjinize en çok bu zaman aralığında etkili olacaktır. Ve unutmayın, uykunuzu olumsuz etkilemesini istemiyorsanız, uyumadan önceki 8 saatlik zaman aralığında kafein tüketmekten kaçınmalısınız.

Küçük bir tüyo: Kafein vurgununun, kahve içtikten yaklaşık 12 saat sonra sizin uykunuzu getireceğini biliyorsunuz. Bu yüzden, gece uçuşunuz olduğu bir gün, uçuştan 12 saat önce büyük bir bardak kahve için. Uçuş sırasında bebekler gibi mışıl mışıl uyuyacaksınız.

Kimler kafein tüketebilir

Eğer kahve veya yapısında kafein içeren çaylardan içmek istiyorsanız size engel olmayacağız. Fakat kafeinin, farklı kişilerde farklı etkileri olacağını da göz ardı etmemelisiniz.

Kafeinin, içine kapanık insanları, sayıca fazla ve belirli bir süre altında tamamlanması gerektiğinden baskı hissettiren görevlerde daha başarısız yaptığı görüldü. İçine kapanık insanlar, çevreleri tarafından daha fazla etkilendiklerinden kafeinin de etkisi ile iyice kontrolden çıkabiliyorlar.

İlginç olan ise, dışadönük insanlarda bu etkinin tam tersini yaratması. Eğer daha dışadönük ve sosyal bir insansanız, önemli bir işten önce kafein tüketmenin sizin için çok daha olumlu sonuçları olacaktır.

Hem içedönük hem de dışadönükseniz veya ikisi arasında bir yerlerde seyrediyorsanız, yapabileceğiniz en mantıklı hareket, stratejik bir şekilde, gününüzü verimli geçirmek amacıyla kafein tüketmeye devam etmek ve gerektiğinde bu ufak riski almak olacaktır.

Hangi strateji size göre?

Bazı stratejiler, öncesinde deneme yanılmayı gerektirir. Sabah 6’da içtiğiniz kahvenin sizi sadece saat 10’a kadar idare ettiğini görebilirsiniz. Başkaları ise daha geç kahve içmeleri gerektiğini keşfedebilirler -belki saat 9:30’da kortizolleri doğal olarak düşüktür- ve bu onların tüm günlerini değiştirebilir. Size yarayan strateji ne olursa olsun, asıl amaç kafein vurgununun zamanını kontrol etmektir.

Şahsen, ben saat 22:30 gibi yatmış olmayı tercih ediyorum. Bu yüzden aldığım kafeinin 12 saat öncesinde olmasına dikkat ediyorum ki yattığımda kolayca uykuya dalabileyim. Hangi stratejinin size göre olduğunu keşfettiğinizde, sadece bir fincan kahvenin hayatınızı nasıl değiştirdiğini fark edecek ve buna çok şaşıracaksınız.

Çeviri: Şevval Serbes

Orijinal yazı: “How to Drink Caffeine With Strategy to Boost Your Productivity” by Sam Aloysius


İlgili Makaleler


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu