BlogYurtdışı Eğitim

Rusya’nın İçinden Moskova ve St. Petersburg

Seyahat severlerin ortak noktasıdır yurtdışı hakkında bilgi edinmek. Özellikle de Budapeşte, Prag, Londra, Paris gibi klişeleşmiş şehirlerden dışında başka yerler ziyaret etmeyi düşünüyorsanız elbette öncesinde o şehirler hakkında meraklarınızı gidermek istersiniz. Son zamanların ilişkiler anlamlarda en yoğun olduğumuz Rusya’ya turistik açıdan bakmış mıydınız hiç? Eğer sizler de Rusya’nın iç yüzünü merak ediyorsanız ya da Rusya’ya yakın zamanda gezi planlıyorsanız meraklarınızı giderecek, sorularınıza cevap bulabileceğiniz gezi yazımı sizlere sunuyorum. İşte Rusya’nın İçinden: Moskova ve St. Petersburg!

rusya-gezi

1. MOSKOVA

Yolculuğum Sabiha Gökçen Havalimanından Moskova Domodedovo Havalimanına idi. Moskova’da 3 tane havalimanı olduğundan kalacağınız yer şehrin hangi kısmında kalıyorsa ona göre ineceğiniz havalimanı seçmek ve biletinizi ona göre almak en mantıklısı olacaktır. Hangi havalimanına giderseniz gidin havalimanlar şehir merkezine uzak olduğu için indiğinizde şehrin merkezi noktalarına götüren Aeroexpress trenlerini kullanılabilirsiniz. Bu trenler direkt olarak şehir merkezine götürmektedir ve yarım veya bir saatte bir hizmet verir. Sonrasında ise indireceği yerde metro hatlarına aktarma da yapabilirsiniz. Bu bahsettiğim elbette dönüşünüz için de geçerlidir. Aeroexpress hatlarının olduğu yere gelerek kolayla havalimanlarına geçiş yapabilirsiniz. Bu trenlere bilmenin tek zorluğu bilet alma kısmı. Kiosk cihazlarından ingilizce seçeneğini seçebilirseniz biletinizi 470 ruble karşılığında kolayca alabilirsiniz. Ancak bazen bu cihazların Rusçadan başka dilde bir şey görmemesi ve etraftakilerin İngilizce bilmemesi sebebiyle zorluk yaşayabilirsiniz.

Moskova, şehir olarak mimarı yapılar zenginidir. Özellikle Red Square çevresindeki yapılar, hatta en basitinden bineceğiniz tren istasyonu dahi estetik olarak çok zevk verebilir sizlere. Ayrıca birçok büyük AVM’si ile Türkiye’de alışık olduğumuz sisteme benzer diyebiliriz. Ancak AVM’lerde genellikle lüks manzaralar bulunuyor. Dolayısıyla yapacağınız alışverişleri ona göre belirleyebilirsiniz.

Kızıl Meydan’daki Kremlin, St. Basil Kilisesi, Lenin Mozolesi gibi yapılar, Gorky Park, Gorky House, Novodevichy Manastırı ve Parkı, Nazım Hikmet’in mezarı, Arbat Caddesi başta olmak üzere gidebileceğiniz birçok nokta var. Şehir içinde en çok kullanılan toplu taşıma aracı metrolar. Moskova metrolarının diğer tüm metrolardan çok daha göşterişli olduğu söylenir. Ancak duvarlardaki şık lambalar dışında ben çok gösterişli bir yanını görmedim. Hatta metronun hareket halinde çıkardığı sesler aşırı rahatsız ediciydi. Ancak yine de en iyi ulaşım şekli bu. Nitekim otobüsler daha karışık ve daha az kullanılıyor. Karışık demişken metro hatları da oldukça karışıktır ve zaman zaman kendinizi labirent içinde hissedebilirsiniz ancak bir süre sonra alışacaksınızdır. Her bir kullanımınız 32 ruble yazar ve istediğiniz kadar hat değiştirebilirsiniz.

Moskova’daki caddeler aşırı geniş, çoğunlukla 4 gidiş – 4 geliş şeklinde. Ancak özellikle de iş gidiş-dönüş saatlerinde aşırı bir trafik oluyor. Bunun sebebi ise şehrin nüfusunun fazla olması ve çok fazla araba sahibi insan olması. Hal öyle olunca karşıdan karşıya geçmek de zor oluyor, hele bir de üst geçitlerin hiç olmadığını varsayarsak… Ancak yaya yollarına ilişkin de şöyle bir şey var: Moskova’da Türkiye’nin aksine siz arabalara yol vermiyorsunuz arabalar size yol veriyor. Yani yaya yolunda geçen bir yayanın olduğunu gören Moskovalı şoförler durup yayalara yol veriyor. Ancak istisnalarla karşılaştığımı söylemeliyim.

Eğer Rusça bilmiyorsanız, hele bir de Kiril alfabesi bilmiyorsanız, hele hele yalnızsanız kolay gelsin! Çok net söylüyorum, Ruslar İngilizce bilmiyor. Defalarca İngilizce bir şey sormaya çalıştım diye el işaretiyle reddedip sert bir ifadeyle yoluna dönen insanlarla karşılaştım. Bu ülkede kesinlikle zenofobi var. Bazı görevliler yardımcı olmaya yanaşsa dahi söylediklerinden hiçbir şey anlamayacaksınız, çünkü Rusça hızlı hızlı bir şeyler tarif edip işlerine döneceklerdir. En azından Kiril’i öğrenmenizi tavsiye ediyorum ama ne kadar faydalı olur ondan da emin değilim; çünkü Kiril bilen biri olarak yazıları okuyabilsem de yalnızca yer isimlerini anlamama yardımcı oldu, Rusça bilmediğimden dolayı çok da bir şey katamadı. Kiril demişken, bu şehirde her şey istisnasız Kiril alfabesi ile. Yemek yemeye mi gittiniz ve menü mü getirildi? Kiril! İstasyon isimleri mi? Kiril! Hatta bazı havalimanlarında dahi ingilizce ibareler oldukça az. Yani dilsiz gitmek bu ülkede büyük sorun!

Sonuç olarak gittiniz ve dönüşünüz mü yaklaştı? Sevdiklerinize bir şey almak istersiniz. Sakın Arbat caddesindeki turist kazığı yerlerden veya şehir içindeki herhangi bir yandan alışverişe girişmeyin. İzmaylovskaya’da güzel parkların yanı sıra çok da hediyelik eşyacı var ucuza. Şehre biraz uzak ama gitmeye değer. Süs eşyası dışında ucuza bir şey almak isterseniz de AVM’deki lüks mağazalarda dahi Türkiye’ye oranla çok daha ucuza bulabileceğiniz bakım ürünleri mevcut, aklınızda alternatif olarak bulunsun.

st-petersburg-gezi

2. ST. PETERSBURG

St. Petersburg’a gitmek istediğinizde ulaşım noktanız Pulkova Havalimanı olacaktır. Havalimanından şehir merkezine gitme yolunuz havalimanı önündeki 39 numaralı otobüsler olacaktır. Bu otobüsler Moskovskaya’ya kadar götürür, indirdiği yerde ise metro ile istediğiniz yere geçiş yapabilirsiniz. Dönüş yolunuzda da aynı yöntemi kullanabilirsiniz.

St. Petersburg’da metro kullanımı mantıklı ve kısa süreliğine orada iseniz 70 rubleliğine alacağınız jetonlarla seyahat edebilirsiniz. Ancak merkezi yerleri görmek size yetecekse metroya binmenize dahi gerek kalmayacak çünkü St. Petersburg’da gezeceğiniz yerler yürüyerek gezilecek kadar küçük bir alanda. Kendinize önceden rota oluşturursanız ve o rota boyunca yürüyerek gezerseniz 1 tam günde gezinizi tamamlayabilirsiniz. Ben 1.5 gün kalmıştım ve acele etmediğim ve hotele erken döndüğüm halde ilk gün bir çok yeri gezmiştim, ikinci güne yalnızca birkaç turistik nokta kalmıştı. Bu şekilde az mesafeler şeklinde anlatmama da bakmayıp siz yine de baya yürümeye kendinizi alıştırın tabi. Ben yürümeyi sevdiğimden benim için su gibi akıp geçmiş de olabilir :)

St. Petersburg saraylar şehri. Öylesine güzel ki benim favori şehrim olan Londra’dan sonra ikinci sıraya yerleşti. Her bir köşe mimarı açıdan farklı zevk veriyor ve görsel bir şölen sunuyor. Winter Palace favori sarayım ve Church of Savior on Blood favori katedralim. Ayrıca turistler yoğunluk yaratsa da kendi çok aşırı kalabalık olmadığından Moskova’dan daha huzurlu bir ortam sunuyor. Turistler demişken, evet bu şehir çok fazla turist tarafından ziyaret ediliyor. Bu şekilde ilgi görmesini de haklı bulmamak mümkün değil.

Turistik bir şehir olması sebebiyle İngilizce bilen esnaflar vardır ve yolda birine bir şey sormak isterseniz özellikle de turistik noktalarında insanlar nereyi sorduğunuzu anlar. Bu sebeple Moskova’da yaşadığınız dil sorununu burada yaşamayacaksınız. Ancak tabi turistik merkezi noktalar dışında bunun garantisini yine de veremem. Nitekim ilk gittiğimde yalnız yöne doğru yürümem dolayısıyla şehrin merkezinden uzaklaşmışım ve taksi şoförleri İngilizce konuştuğum için beni anlamayarak taksilerine dahi almadılar.

Hediyelik eşya konusunda oldukça zengin bir şehir. Turistik noktalarda bir sürü hediyelik eşyacılar var ancak açıkçası ucuz olanını bilmiyorum, gördüklerimin hepsi bütçeyi zorlayacak cinstendi, özellikle de fazla eşya almayı planlıyorsanız. Ancak metro giriş çıkışlarında nispeten biraz daha ucuz şeyler bulabilirsiniz.

Sonuç olarak güzel bir deneyim olsa da siz yine de en azından kiril alfabesini öğrenip ve yanınızda birileriyle gidin. Bu sayede geziniz daha zevkli bir hal alacaktır!

İlayda Bal

Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı


İlgili Makaleler


2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu