Başarı ÖyküleriBlog

Bir Mimarlık Tutkusu – Röportaj

Röportaj çok sık yaptığımız bir şey değil, aslında röportaj yapabileceğimiz yüzlerce insan var ancak sitemizde ünlü biriyle röportaj yapıp hit gelsin değil, azmiyle başarılı olmuş kişilerle röportaj yapmaya çalışıyoruz. Harika biriyle tanıştık; Elif Şencal! Başarılı, azimli, istekli ve inovatif bir kadın! Samsun’da okuyup bir çok ünlü üniversite öğrencisinin yapamadığını yaptı ve İtalya’da mimarlık yarışmasında ülkemizi temsil etti! Gelin bu azim öyküsüne ortak olun :)

 

 

elif-sencal

 

 

Hilal Gelgi: Merhabalar, değerli vaktinizi bize ayırdığınız için teşekkür ederiz Elif Hanım. Öncelikle sizi tanımak isteriz, bize kendinizden bahseder misiniz?

Elif Şencal: Merhabalar, böyle bir teklifle geldiğiniz için ben de sizlere teşekkür ederim. 2017 yılında Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden 1.likle mezun oldum. Bir dönem yüksek lisansla alakalı sınavları halletmek için ara verdiğim eğitimime Gazi Üniversitesi, Mimarlık Bölümü, Bina alanında devam ediyorum. Mezun olduğum zamandan bu yana, lisans eğitimim sırasında çok fazla deneyimleyebilme fırsatı bulamadığım mimari yarışmaları tecrübe etme şansı yaratmaya çalışıyorum kendime. Bir yandan da öğrencilik yıllarımda tanıştığım; gerek mesleki gerekse kişilik bağlamında hayatıma büyük etkisi olan hocamla birlikte mimarlık pratiğini deneyimleme şansı buluyorum. Şu günlerde de İtalya’daki bir yarışmanın uluslararası aşamasına hazırlanıyorum.

Hilal Gelgi: Çok teşekkür ederiz, peki önümüzdeki haftalarda İtalya’da katılacağınız bu yarışma hakkında daha fazla detay verebilir misiniz?

Elif Şencal: Yarışma uluslararası kategoride düzenleniyor. Yarışmayı düzenleyen kurum, her sene belirlediği ülke ve bölge için yine belirlediği bir konu üzerine mimari tasarım geliştirilmesini istiyor. Yarışmanın Türkiye ayağını ise yalıtım markasının önde gelen isimlerinden olan bir kurum düzenliyor. Her sene düzenlenen yarışma Türkiye’de iki aşamalı olarak gerçekleşiyor. İkinci aşamaya kalan ekipler İstanbul’a davet edilip projelerini jüri karşısında sunma fırsatı yakalıyorlar. Sunum sonrasında belirlenen üç ekip ise Türkiye’yi temsil etmek üzere birçok ülkeden öğrenciyle birlikte o sene belirlenen bölge için yarışma fırsatı yakalıyor.

 

 

Hilal Gelgi: Daha önce herhangi bir yarışma vs. gibi projelere katıldınız mı, bu yönde bir deneyiminiz var mıydı? Yarışma yapan mimarlık öğrencilerine tavsiyeleriniz var mı?

 

Elif Şencal: Evet, öğrenciyken de yarışma deneyimlemiştim ancak mezun olduktan sonra hayatımın bir parçası olduğunu söylemem yanlış olmaz sanırım. Birçok yarışmaya katıldım ve bazı yarışmaların son elemesi bazılarının da final aşamasında elendim. Birçok kez yarışma kaybetme duygusunu tattım. Ancak kazanımlar için çeşitli durumlarda kayıplar verdiğimizi unutmamaya çalıştım. Mimarlık öğrencilerine de  tüm bu kayıpları göze alarak; her kişiliğin yaşayacağı sürecin kendisine özel olduğunu unutmamaları ve hissettikleri şeylerin peşinden gitmeleri gerektiğini söyleyebilirim.

 

 

Hilal Gelgi: Yarışmalara hazırlandığınız süreçlerde sizi en çok zorlayan şeyler neler oluyor? Böyle durumlarda yarışma sürecine son vermeyi düşünüyor musunuz?

Elif Şencal: Mimarlık ortamının yaşadığı ekonomik durumlar nedeniyle birçok ofis yarışmalara katılıyor bu yönde üretim sağlamayı deniyorlar. Ayrıca öğrenci kategorisinde gerçekleştirilen yarışmalarda da oldukça deneyimli ve birikimli yarışmacılarla karşılaşıyorum. Bu beni bir yandan zorlarken bir yandan da mutlu ediyor. Bunlar haricinde tabi ki ekip olarak yapılan yarışmalarda koordinasyon kurabilmek ve iletişimde kalabilmek oldukça zor oluyor. Ancak hepsi mimari ve kişisel gelişim aşamasında bizlere kazanım olarak geri dönüyor. Bu yüzden arzuladığım durumlardan, sıkıştığım anlarda kaçmak uzaklaşmak istesem de mimarlıkla özdeşleşmiş uzuvlarım, projelere karşı daha sağlam geri dönüşler yapıyor. Ve sonunda da onlar kazanıyor diyebiliriz…

 

 

elif-sencal

 

Hilal Gelgi: Karşılaştığınız problemlere rağmen motivasyonunuzu kaybetmeyip azimle hedefinize doğru yürümeniz gerçekten oldukça etkileyici, peki bunu nasıl başardığınızı bizimle paylaşabilir misiniz?

Elif Şencal: Bulunduğumuz coğrafya bereketli topraklarla, karma birçok kültürle, yenilikçi beyinlerle ve müthiş bir birikimle dolu. Tek ihtiyacımız olan daha fazla çalışmak ve sabırla sonuca yürümek. .“İnsan sahip olduklarının toplamı değil, fakat henüz gerçekleştiremediklerinin toplamıdır.” diyor Jean-Paul Santre. Ben başarı temelli bir çıkarımda bulunmak istediğimden, başarısızlık durumlarımda henüz elde etmediklerimi ve kendi sürecimi hayal ediyorum. Bu sayede karşılaştığım başarısızlık durumlarının beni daha sonra başarı olarak adlandırabileceğim durumlara nasıl götürebileceğinin bilinciyle ilerliyorum. Çoğu kez bir şeylere ulaşmak için acele ediyoruz ve konfor şartlarımızı feda edemiyoruz. Henüz daha yolun başındayım ancak bildiğim bir şey varsa ulaşmak istediğimiz şeyler için ızdıraplı yollara da maruz kalacağımızdır. Karşılaştığımız her zorluğun ise terimsel olarak çok net  karşılığı olan ‘deneyim’ hemen gerçekleşecek bir durum değildir. Tüm bunları düşündüğümde tek yapması gereken üretmek, üretebildiğiyle başkalarına yardım etmek olan bir kimsenin şikayet hakkının ortadan kalkması gerektiğini söylüyorum kendime. Sonuç ne olursa olsun dünyada görünür kılınmayı hedefleyenler birçok ihtimali göze almış demektir.

Hilal Gelgi: Geleceğe yönelik yeni hedef ve planlarınız nelerdir?

Elif Şencal: Hayatta pek fazla tesadüf olduğuna inanmıyorum. Çok güzel insanlarla tanıştım. Hayatıma dokundukları ve bana kattıkları her noktayla kazandığım misyonu gerçekleştirmem gerektiğine inanıyorum. Geleceğe yönelik en büyük planımın ise daha az plan yapmak olduğunu söyleyebilirim.

 

 

Hilal Gelgi: Hazırlanma sürecindeki unutamadığınız anlardan birisini bizimle paylaşmak ister misiniz?

Elif Şencal: Mimarlar bilirler uykusuzlukla yakından bir ilişkimiz mevcuttur. Her nasılsa o teslimler hep son zamana kalır ve bilgisayarlar sorun çıkartmayı severler. Çizimlerimin yetişmesi için uğraşırken ve çeşitli konularda çevremdekilerden yardım isterken son akşam 1+1 evde bana destek olanların sayısının 10 kişiye çıktığına şahit oldum. Evdeki oksijen hariç atmosfer harikaydı. Bir yandan da hocamla mail yoluyla yarışmanın hesap ve detaylarına dair çalışmalar gerçekleştiriyorduk. Yarışma sonucu fiilen başarısız bile olsaydı, benim o an için yaşadığım duygu müthiş bir mutluluk durumu olarak hayatımda yer ediyor olurdu…

 

 

Hilal Gelgi: Edindiğiniz deneyimlerden yola çıkarsak, mimarlık okuyan ya da okumayı düşünen arkadaşlarımıza neler tavsiye edersiniz?

Elif Şencal: Mimarlık eğitimi artık çok küresel bir dünyada gerçekleşiyor. Her şeye ulaşım mümkün ve mimarlık öğrencilerinin yaşadığı şehirlere bağlı kalmayarak onlara verilmiş olan kanatlarını kullanmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu belki de en doğru şekilde bir eğitimcinin yüreklendirmesiyle olabiliyor. Henüz ikinci sınıftayken beni yüreklendiren ve şuan mimarlık pratiğine dair deneyimlerimi sağlayan sevgili hocam Hilal Parlak Arslan bu eğitimcilerden biridir. Beni, Samsun’dan çok fazla dışarı çıkmamış bir öğrenci iken İstanbul’da, özellikle de İstanbul’dan mimarlık öğrencilerinin katılacağı bir atölyede var olmam için teşvik etti. Sahip olduğu imkanları da paylaşarak yaptığı bu katkı, atölye deneyimim ve kazandığım arkadaşlıklar, sahip olduğum tüm İstanbul hikayeleriyle birlikte, okulda geçirdiğim 4 sene kadar etkili olmuş ve mimarlık ile birlikte hayata dair görüşlerimde de kırılma noktası oluşturmuştur. Örnek aldığım çoğu noktada pusula olarak karşıma çıkan bir eğitimci olarak ona teşekkürümü bu kanal üzerinden de belirtmek isterim. Ben de yine mezun olduğum okulda eğitim gören mimarlık öğrencileriyle diyalogumu kesmemeyi ve onlar için yapabileceğim şeylerin sınırlarını aşmayı amaçlıyorum. Yarışmanın final aşamasında ise en büyük katkıyı onların sağladığını söyleyebilirim ve onlara da çokça teşekkür ederim.

Eğitimin yalnızca okulda ya da belirlenen herhangi bir sınır içerisinde elde edilebileceğini düşünmüyorum. Umarım herkesin hayatına girecek olan insanlar bu denli temas yüzeylerini artırırlar. Bu yüzeyin genişlemesi için de  mimarlık öğrencisinin; kazanacağı deneyimlere açık ve bilgiye aç olması, bir sokağından geçtiği şehri kokusundan, dokusundan, sesinden tanıması, karşılaştığı tüm durumları bütün hücresiyle yaşaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu bilinçle yaşanılırsa hayata dair hiçbir detayın atlanmadığı, gerçek bir eğitim sürecinden bahsetmenin mümkün olacağına inanıyorum.

 

Bu keyifli röportaj için Elif Şencal’a teşekkür ediyor ve tüm yaşamında başarılar diliyoruz!


İlgili Makaleler


2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Başa dön tuşu