Gözlerinizi Açacak 6 Zorlu Hayat Kuralı

Gözlerinizi Açacak 6 Zorlu Hayat Kuralı

Hiçbir şey siyah beyaz değildir, her zaman şüpheye yer bırakın.

Birçok insan ‘’siyah-beyaz düşünme’’ denilen kavram yüzünden suçlu durumundadır. Bu kavram; bir şeyleri mutlak bir şekilde algılama eğiliminde olduğunuzda ya da birinin/bir şeyin kesinlikle ya iyi ya kötü, başarılı ya da başarısız olarak damgalanması durumunda ortaya çıkar.

Daha pratik olduğu için mutlak kavramlar kullanarak düşünüyoruz. Bu bize etrafımızdaki dünyanın karmaşasını anlamamızda yardımcı oluyor. Hatta bu şekildeki düşünceler propaganda ve pazarlama uzmanları tarafından ustaca manipüle edilmekte.   Bu nedenle günümüzde pek çok insan farkında bile olmadan ‘onlar ya da biz’ zihniyetine giriyor.

Ama gerçek hayat böyle bir şey değil. Hayat; gölgeler, yarı gerçekler, ince farklarla dolu. Hiçbir şey asla tamamen siyah ya da tamamen beyaz değil.

Ayrıca bu hiçbir şeyden asla emin olamayacağımız anlamına gelir. Elbette hepimizin hayatta belirli bikir ve görüşleri var ama hayattaki en iyi strateji her zaman şüpheye yer bırakmaktır.

Kişisel dini ya da politik inançlarınızı hemen bir kenara atın ve inanmayı bırakın demiyorum. Sadece büyük resmi görmenizi engelleyen, eleştirel düşünmenize zarar veren düşünce kalıplarına dikkat edin. Her türlü durumda, dar görüşlü olmaktan ve kör inançtan kaçınmak akıllıca olanıdır.

Hayat zor olacak, bu yüzden aşırı iyimser olmayın.

Hepimiz hayatımızın olumlu olaylarla ve mutlu duygularla dolu olacağını düşünürüz. Bu, hayata bakış açısı olarak gayet güzel bir düşünce ve bizi başarıya götüren güçlü bir motivasyon kaynağı ancak hiçbir zaman zorluklarla karşılaşmayacağımızı düşünmek bir hata olur.

Evet, bazı insanlar hayatta, diğer insanlara göre daha çok zorluk çekiyor gibi görünebilir ama kesin olan şudur ki hepimiz hayatta bir takım zorluklara katlanmak zorunda kalırız.

Kör pozitiflik tuzağına düşmek ve olumsuz bir sonucun ortaya çıkma ihtimalini hesaba katmamak yerine hazırlıklı olmak ve olumsuz sonuçlara karşı dayanıklılık geliştirmek daha iyidir. İster pozitif ister negatif düşünen bir insan olun, fark yaratan şey her zaman gerçekçi düşünmektir.

Çoğu insan bencildir, kimseye fazla güvenmeyin.

Bir insanın bencilli sizi rahatsız edebilir ama bu hayatın en temel kuralını değiştirmez: Herhangi bir durumda çoğu insan ilk olarak kendini düşünür, kendileri için en iyisi neyse onu yapar. Bu seçimi başkalarının çıkarlarına tamamen aykırı olsa bile yapacaklardır.

Grubun ortak iyiliğini ya da başkalarının çıkarlarını kendi çıkarlarının üstünde tutacak fedakâr insanlar nadir bulunurlar. İnsanlar empati ve merhamet yeteneğine sahip olsalar da bencillik duygusu doğamızda vardır ve bu duygu açgözlülük, kıskançlık gibi duygularla eşit bir şekilde ilerler.

Bazen hatalar yaparız ve yanlış insanları hayatımıza alırız. Onların her zaman yanımızda olmasını isteriz. Ancak bir kriz anında onların gerçek yüzlerini görürüz.

Bu nedenle başkalarından destek beklemek yerine kendinize güvenmek daha akıllıca olacaktır. Başka bir değişle asla birinin yardımına bel bağlamayın.

Herkes kendi algı düzeyine göre hareket eder, bu yüzden kimseye karşı fazla beklentiniz olmasın.

Yaşımız ilerledikçe hayata karşı bir takım algı ve beklentilerimiz oluşur. Bu süreç, öğretmenlerimiz ve ebeveynlerimiz gibi rol modellerinden öğrendiklerimiz ile başlar. Yetişkinliğe ulaştığımızda hepimizin kendine has değerleri, görüşleri ve beklentileri vardır.

Bu, diğer insanların neden her zaman bizim istediğimiz gibi davranmadığını ve kendimizi kötü muamele görmüş, ihanete uğramış ve ihmal edilmiş bir şekilde bulabileceğimizi açıklar.

Gerçek şu ki, herkes kendi istediği şeyi, kendi bakış açısına göre doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapar. Bizi kıran ve hayal kırıklığına uğratan diğer insanlara karşı olan beklentilerimizdir. Bu nedenle, hayatta uymamız gereken en önemli kurallardan biri, beklentilerimizi gerçekçi bir seviyede tutmaktır.

Bu, herkesten her zaman en kötüsünü yapmalarını beklememiz ya da her zaman olayların olumsuz taraflarına odaklanmamız gerektiği anlamına gelmez. Bu, neden böyle davrandıklarını anlamak ve sizi etkilemesine izin vermemek anlamına gelir.

Sihirli hap diye bir şey yoktur, bir şeyi istiyorsanız onun peşinden gitmelisiniz.

Hepimizin büyük amaçları, hayalleri vardır. Yani çoğu insanın vardır. Ama bazı insanlar başarının onlara zahmetsiz bir şekilde geleceğini ve sihirli bir şekilde başarılı olacaklarını düşünürler. Bu insanlar genelde hedeflerine ulaşmak için başka insanlara güvenmeyi tercih ederler.

Fakat elde etmek istediğiniz şey her ne ise, bunun için çaba göstermeye hazır olun. Onu kovalamaya, başarısız olmaya, sıkı çalışmaya, tekrar başarısız olmaya ama her zaman ilerlemeye hazır olun. Başarı, kolayca ve zahmetsiz bir şekilde gerçekleşmez. Bu tür durumlar sadece romantik filmlerde ve çocuk kitaplarında olur.

Bu, muhtemelen hayatın en sinir bozucu kurallarından biridir ancak hayat böyle işler.

Kural diye bir şey yoktur, hayat bazen hiç de mantıklı değildir.

Son olarak, hayatın en önemli kuralı, kural diye bir şeyin olmamasıdır.

Gerçek hayatta karşılaşabilme ihtimaline karşı hepimiz, iyi/kötü ya da adalet kavramlarını öğrenerek büyürüz. Hayatın adaletli olmasını, kötü insanların cezalandırılmasını iyi insanlara kibar davranılması gerektiğini öğreniyoruz. Bu durum gerçekleşmediğinde hayal kırıklığına uğruyoruz.

Hayat her zaman bu şekilde yürümez. İyi insanların başına kötü şeyler gelir, kötü insanlar iyi insanların hayallerini yaşarlar. Bu yüzden belki de uyulması gereken tüm kuralların en cesaret kırıcı ve inatçı olanı, hayatın her zaman bir anlam ifade etmemesidir.

Bazen kötü şeyler olur ama bunun evrensel bir açıklaması ya da nedeni yoktur. Tabi ki karmaya, Tanrı’ya, kadere inanabilirsin ama bunun için bir inancının olması gerekir. Duruma eleştirel düşünerek ve mantık çerçevesinde baktığımızda bilimsel ve gerçekçi bir açıklama bulmak mümkün değildir.

Bunun hayatın kabul edilmesi en zor kurallarından olduğuna inanıyorum çünkü insanın doğal yapısında her zaman bir neden arama isteği vardır. Bu nedeni bulamadığımızda kendimizi kaybolmuş hissederiz. Ama bazen hayatın bize getirdiklerini kabul etmekten ve değişime ayak uydurmaktan başka çaremiz olmaz.

Hayatın gerçekleri her zaman şeker kaplı tatlı şeyler değildir.

Kulağa gayet olumlu, cesaret ve umut verici gelen birçok yaşam kuralı vardır ancak bunlar gerçek dünyada pek de işe yaramaz. Fakat aynı zamanda aşırı olumsuz, karamsar olmak zehir etkisi yaratarak ters tepebilir.

Sanırım işin sırrı; neye inanırsanız inanın ne yaparsanız yapın gerçekçi kalabilmektedir. İnsanların içindeki iyiliği görmek, hayata olumlu bakmak sadece hayata karşı mantıklı bir bakış açınız varsa işe yarar.

Bu nedenle, eleştirel düşünme becerilerinizi geliştirin, her zaman şüpheye yer bırakın, hayata ve insanlara karşı gerçekçi beklentileriniz olsun. Ve zamanla, size mantıklı gelen kendi hayat kurallarınızı yaratacaksınız.

 

Özgenur ÇOLAK

Proje Yönetimi Okulu Blog Yazarı

Exit mobile version