Deprem ve Doğal Afetlerde GSM

DEPREM VE DOĞAL AFETLERDE GSM

GSM deyince aklımıza ilk gelen elbette Cep Telefonları. GSM nedir?

Global System for Mobile Communications veya kısaca GSM. Bir cep telefonu iletişim protokolüdür.

Sizlerden bir dakikalığına gözlerinizi kapatmanızı ve düşünmenizi istiyorum. Sabah uyanmanızdan gece başınızı yastığa koymanıza kadar geçen süreçte cep telefonu veya biraz daha açarsak Simcard bireysel olarak hayatınızın ne kadarında, ve nerelerinde yer alıyor.

Saat yerine telefonun alarmını kuruyoruz, kahvaltı sırasında sosyal medyada bir gezinti, gazete haberlerine göz atma, toplu taşıma aracı ile gidiyorsak radyo dinleme, tüm gün boyunca iş ve sosyal görüşmeler, iş takvimimiz telefonda, hatırlatmalar telefonda, mesai bitiminde yine aynı senaryo ve yatıyoruz. Bireysel olarak bile neredeyse üstümüze giydiğimiz elbise kadar bizimle bütünleşmiş bir enstrüman. Peki sosyal olarak ne kadar bağlığız? Banka işlemleri, yemek yedik ödeme yapıyoruz pos cihazı, küçük bir işletmeniz var size mal getiren toptancının sipariş cihazı aynı sistemi kullanıyor, uzakta eriştiğiniz sistemler, kameralar, otomasyonda simcard ve hayatın hemen hemen tümünde önemli bir iş ortağı.

Peki bu kadar hayatımızla iç içe geçmiş bir sistem olmasa ne yaparız. İşte bu nedenle sürekli gelişim içinde olan GSM sektörü ile ilgili olarak mutlaka devlet ve özel sektör bazında olası afetlere karşı tedbir almak ve gerekli hazırlıkları yapmak zorundayız.

Dua edelim 1999 Marmara veya 2011 Van Depremi benzeri afetleri ülkemiz bir daha yaşamasın. Ancak ne acıdır ki bunlar doğanın bir gerçeği olduğu kadar deprem kuşağında olan ülkemizin de bir gerçeği. Rahmetli Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’nın dediği gibi “DEPREM ÖLDÜRMEZ BİNALAR ÖLDÜRÜR”. Bu bilinmesine rağmen maalesef gerekli bilinçlendirme ve eğitimler verilmediği gibi Deprem Yönetmeliğine uygun yapılmayan binalar neticesinde binlerce insanımızı kaybettiğimiz depremlerin ülkemize maliyetleri rakamlardan da anlaşılacağı üzere çok büyüktür.

Doğal afetlerin maliyeti gün geçtikçe artmaktadır ve bu yalnızca afetin kurbanları için değil, vergi mükellefi sektörler için de geçerlidir. 1999 Yılında geçirdiğimiz depremlerin yurdumuza maliyeti yaklaşık 10-14 milyar $ civarındadır. 15 Milyon nüfus bu afetlerden etkilenmiş, ölü sayısı 18.000, yaralı sayısı ise 40 000 olarak belirlenmiştir. Yaklaşık 386 000 binanın hasar gördüğü, bunun 55 000 kadarının ağır hasarlı/tamamen yıkılmış ve yaklaşık bir o kadarının da orta derecede hasarlı olduğu tespit edilmiştir. Yıkılan, hasar gören veya tehlikesi nedeniyle yıkım kararı verilmesi gereken binaların içinde kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör bina ve tesisleri, finans binaları, teknik araçlar ile ekipman ve teçhizatlar yer almaktadır.

Yıkılan, hasar gören bu bina ve tesislerin üstünde Baz İstasyonları, sistemleri bulunan GSM sektörü de gayriihtiyari en büyük darbeyi alan sektörlerden biri olmuştur. Tabi o yıllarda GSM sistem ve imkanları şimdiki kadar finansal yapının içinde yer almamakla beraber Doğal Afet Kurtarma çalışmalarının en önemli ögesi olan ekipler arasındaki iletişim ve haberleşme sistemleri zarar gördüğünden aksamıştır.

Yaşanmış olan bu kötü tecrübelerden ders almış olduğumuzu umut ederek bundan sonra ne yapabiliriz sorusunun cevaplarını bulmak ve buna uygun şekilde hazırlık yaparak her türlü doğal afete hazırlıklı olmamız gerektiğini sanırım tekrar vurgulamam abes olmaz. Devlet kamu ve kurumları başta olmak üzere tüm sektörler kendi alanlarını ilgilendiren konularda tedbir almaya çalışıyor. Bu anlamda en önemli kuruluşlarımızdan biri olan AFAD (AFET VE ACİL DURUM YÖNETİM BAŞKANLIĞI) şu ana kadar gerek uzman personel yetiştirilmesi, gerekse bu konuda gerekli tedbirlerin alınması amacıyla tüm Kamu Kurum ve Kuruluşları ve özel sektör firmaları ile koordinasyonun sağlanması için çalışmayı yapmış ve yapmaktadır.

Burada benim ilgilendiğim konu ülke finans sektörüne direkt etkisi bulunan özel şirket ve kuruluşların bu tahliyelerin gerçekleşmesi ve daha sonrasında ekonomik hayata kısa zamanda dönüşü ve etkiledikleri sektörlerin faaliyetlerini tekrar aktif hale getirebilmeleri için nasıl bir hazırlık yaptığıdır.

İçinde bulunduğum yani GSM sektörü açısında değerlendirdiğim ACİL DURUM YÖNETİMİ konusunu yazdığım doküman bağlamında çok fazla detaya girmeden sizlerle paylaşmak istiyorum.

GSM firmaları olarak ACİL DURUM YÖNETİMİ konusunda atılması gereken ilk adım Yönetim olarak bu konunun öneminin Kabul edilmesi ve şirket bünyesinde ACİL DURUM YÖNETİM MERKEZİ’nin kurulmasıdır.

Acil Durum Yönetim Merkezinin belirlenmesi, tasarımı ve yapılması, teknolojik yapıların kurulması ve maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle zor ve uzun süreç alır. Fakat sektörün ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında, herhangi bir olağanüstü durumda ortaya çıkacak zarar çok daha fazla olacaktır. Bu durumun aşılmasının tek yolu, yönetim kademesinin ve bu projede görev alacak çalışanların ortaya koyacakları istek ve planlama sürecinin başlatılmasıdır. Bunun ilk adımı da bu merkezin kurulması ile ilgili komitenin oluşturulmasıdır.

Yapılacak risk analizleri ile seçilen yerin tehlike içermiyor olması gerekir. Örneğin, fay’a yakın, deprem riski taşıyan alüvyonlu topraklar üzerine, yangın tehlikesi bulunan yoğun orman bölgesine ve kimyasal madde üretimi yapan fabrika yakınlarına planlanmamalıdır.

ADYM kolay ulaşımın sağlanabilmesi için karayoluna yakın, mümkün ise toz ve enkazlardan etkilenmemesi için yer altında kurulmalıdır.

Sektörün amacına yönelik olmaması ve ekonomik anlamda kâr amaçlı getirisinin olmaması nedeniyle bütçelerde ADYM’nin oluşturulması ve hazır halde bekletilebilmesi için pay ayrılması çoğu zaman zor olmaktadır.

Bütçelerden pay ayrılması öncelikle yönetim kademesinin konunun önemi ve gerekliliği konusunda ikna edilmesine bağlıdır. Bu aşamadan sonrası projede görev alacak personelin yaratıcılığı ve pratikliğine bağlıdır.

ADYM yapılandırması çeşitli uyarlamalara bağlıdır. Şirketin yapısına, departmanlar arasındaki ilişki şekline, şirketin yüklendiği vizyon ve misyona, düşünülen organizasyon büyüklüğüne ve beklenen afetin yapısına göre belirlenir. Örneğin, Marmara Bölgesinde deprem uzmanlarınca, yapılan araştırmalara dayanılarak İstanbul ve çevresinde 30 yıl içinde 6,2 ila 6,9 arasında bir deprem beklendiği belirtilmektedir. Bu açıklamaya göre olası bir İstanbul depreminde santral ve teknoloji binaları ile baz istasyonlarının bulunduğu binaların zarar görmesi durumunda karşılaşılacak sorunların giderilmesi veya asgariye indirilebilmesi için bu duruma uygun yer ve bina yapısı seçilmelidir. Böyle bir seçime bağlı olarak o bölgede  görev yapacak ADYM personelinin yedeklemesinin yani teşkilatlanmasının önceden gerçekleştirilmiş olması gerekir.

Burada atlamamamız gereken çok önemli bir konu afetin gerçekleştiği yerdeki çalışanların bu çalışmalarda ne kadar katkısının olacağıdır. Gerek kendisi veya aile yakınlarından birileri, evi hasar gören bir çalışanı işbaşı yaptıramıyacağınız için ADYM’de görev yapacak personel için mutlaka depremden etkilenmemiş en yakın bölgeden intikal sağlamalısınız. Bu nedenle ADYM yapılanmasında mutlaka BÖLGESEL YAPILANMALARADA gitmeniz gerekmektedir.

ADYM’lerde faaliyetlerin aksaksık ve düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için mutlaka önceden burada yapılacak çalışmalar ilişkin İş Yönergeleri (prosedürler, işlemler ve fonksiyonlar için kısadönemli bir eğitim mekanizmasıdır) ve SOP (Standart OperationalProcedure)(yapılacak olan operasyonun nasıl, hangi ekipmanla ve hangi sürede yapılacağını belirten görev standardı)’lerin  hazırlanmış olması gerekir.

Tüm bu çalışmaların yapılmasını takiben özel durumlarda faaliyet gösterecek olan bu system ve ekiplerin kurulması ve faaliyete geçmesi için bir başlangıç bilgi talimatının olması gerekir. Bu talimatın amacı ADYM merkezini faaliyete geçirme emrini kim nasıl verecek, fiziksel olarak kim açacak, hangi demirbaş, ekipman ve sistemler kimin tarafından temin edilecek/etkin hale getirilecek,ekiplerin yerini almasına kadar geçen süreçte ne gibi hazırlıklar ve bilgilendirmeler nasıl ve kimin tarafından yapılacağı gibi yaşam destek döngüsünü açıklamaktır.

Ne kadar ekip kurarsanız kuru, kağıt üzerinde ne kadar hazırlık yaparsanız, bu konuda ne kadar seminerler verirseniz verin; yaptığınız bu hazırlıkları fiziksel olarak ve gerçeğine yakın bir şekilde uygulamadığınız sürece hiç bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü hazırlanmış olan bu sistemlerin Tatbikatlarla pekiştirilmemesi hem sistem üzerindeki aksaklıkları, hem de karşılaşacağınız sorunları bilmemenize yol açar ki bu gerçek bir deprem durumunda yaşanması istenmeyen bir durumdur.

ADYM Komuta Merkezinin öncelik çalışma konularından birisi Bölgesel yapılanmalarının olduğu alanların Risk Analizlerinin yapılarak tehlikelerin belirlenmesidir. Şirket kayıtları, Kütüphaneler,  sözlü hikayeler ve diğer resmi kayıtlar incelenerek belirlenen her bir tehlikenin özelliklerinin ve şirketin profil yapısının açıklanıyor olması gerekir.

Ulusal düzey hizmet grubu planlarının hazırlanması ve uygulanmasından hizmet grubundan sorumlu ana çözüm ortağı olan bakanlık, kurum ve kuruluşlar asli sorumlu olmakla birlikte, hizmet grubu planlarında görevlendirilen destek çözüm ortağı bakanlık, kurum ve kuruluşlar, özel sektör, STK’lar ve gerçek kişiler de ayrı ayrı sorumludur.

Bakanlık, kurum ve kuruluşlarda planların hazırlanması ve uygulanmasından en üst yöneticiler, il afet müdahale planlarının hazırlanması ve uygulanmasından valiler, özel kuruluşlarda ise sahipleri veya yetkili temsil organları sorumludur. Bu yetki ve sorumluluklar bağlamında Bakanlıkça hazırlanacak ULUSAL HİZMET GRUBU planlarına paralel İllerde Valiliklerce AFET MÜDAHALE PLANI hazırlanır. Bu planlara kamu kurum ve kuruluşları katılmakla birlikte İL AFET ve ACİL DURUM KOORDİNASYON KURULU’nca ihtiyaç duyacağı personel, araç, teçhizat ve ekipmanlar o bölgede bulunan ilgili özel şirketlerden talep edilir. Bu amaçla belirlenmiş olan tüm ihtiyaçların temin edilebilmesi için bu şirketlerle protokol imzalanarak teminat altına alınır. GSM Şirketleri ile Valilikler arasındaki koordinasyonu BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU sağlamaktadır.

DEPREM VE DOĞAL AFET SÜRESİNCE YAPILMASI GEREKENLER:

 

BAZ İstasyonu Yer Tahsisleri :GSM Şirketlerinin faaliyetlerini yürütebilmeleri için gerekli olan en önemli onulardan birisi kapsama alanlarına göre BAZ İstasyonu kurabilecekleri alanları temindir. Ancak bu gerek toplumda BAZ İstasyonlarının Kansere yol açtığı tarzındaki yanlış bilgi sahibi olması gerekse toplumsal tepkilerden çekinen belediyelerin GSM şirketlerince BAZ İstasyonu kurabilmek için kamu alanlarından yer tahsisi talebine olumsuz cevap vermeleri.

MOBİL İstasyonlar İçin Yer Tahsisi :Yine aynı kriterler içinde Özellikle Afet Yönetim Koordinasyon Merkezince kurtarma çalışmalarında iletişimin aksaksız yürütülebilmesi için belirlenecek hassas noktaların belirlenerek bu alanlarda GSM Şirketlerinin MOBİL sistemlerinin kurabilemeleri için olanak sağlanması.

RDS (Radio Data System)Sisteminin Kurulması ve Devreye Alınması :Otobanlardaki tünellerde işletilen duyurularda kullanılan RDS Sisteminin İller bünyesinde de kurularak doğal afetlerde vatandaşların sürekli bilgi sahibi olması ve yönlendirilmesi sağlanabilir. Bu duyurularda özellikle yer ve durum bildirimi için GSM abonelerinin sms atmasında herhangi bir ücretlendirme veya GSM firma ayrımı olmadığı özellikle belirtilmelidir.

 

Öncelikli Simcard Tahsisleri :Afet hizmetlerinde görev alacak tüm personele öncelikli ve özellikli simcard tahsis edilmesi.

BTK İkinci Başkanı Dr.Turgut Ayhan Beydoğan vermiş olduğu bir demeçte; Doğal afetlerde haberleşmenin etkin sağlanması amacıyla Bakanlıkla yürütülen çalışmalara BTK’nın destek verdiğini ”Afet durumunda görevli personele, SİM kart önceliği dediğimiz, haberleşme imkanı sağlayacak SİM kart verme projesi olduğunu açıklamıştır. Bu sayede Doğal afetlerde görevli personele verilecek SİM kartlarla, haberleşme yapacak kişilerin önüne geçerek öncelikli haberleşme yapmasının hedeflendiğini belirtmiştir.

Taksi Durakları ve Taksilerin Sisteme Dahil Edilmesi :Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonunun verilerine göre Türkiye genelinde 2682 ve bu duraklarda çalışan 97 bin civarında  ticari taksi bulunuyor. İstanbul’da 2010 Kayıtlarına göre 18.000 Taksi bulunmaktadır.
Bu taksi duraklarının çoğu telsiz sistemi bir kısmı da bas konuş sistemiyle iletişim kurmaktadır. Böylesi bir potansiyeli Afet Yönetimi içerisinde siteme dahil etmek özellikle kurtarma ekiplerine büyük avantaj sağlayacaktır.

Bölge ve İllerin GSM Firmalarına Zimmetlenmesi :Bu uygulama hali hazırda uygulanmakta olup, Bakanlık tarafından; belirlenen kriterler doğrultusunda bölgeler veya iller Türkiye’de faaliyet gösteren GSM firmalarına zimmetlenerek, o bölgelerde öncelikli olarak faaliyete geçecek firmalara çalışma imkanı sağlamaktadır. Aynı zamanda abone hangi şirkete bağlı olursa olsun iletişim kurmak istediğinde hangi GSM firmasının frekansı devrede ise o şirket üzerinden acil iletişimlerini sağlamaktadır.

GSM Şirketlerince yapılması gerekenler ve Mevcut Uygulamalar:

Acil Durum Ekiplerinin Transferi Planlamaları :GSM Şirketleri hazırlamış oldukları Acil Eylem Planları doğrultusunda doğal afetin meydana geldiği ve Acil Eylem Planının devreye girdiği bölgelere ve illere en yakın yerden ekip ve mobil sistem transferlerini planlamalı, bu planlamasını BTK ve Afet Acil Yönetim Merkezi ile yaptığı protokollerde belirtmelidir.

SMS ve Konuşma Kapasitelerinin Arttırılması :GSM Şirketlerince doğal afetin meydana geldiği bölgede abonelerinin rahatça iletişim kurabilmeleri için konuşma süreleri ve sms miktarlarını arttırarak konuşma paketlerinin bitmesi durumunda mağduriyet yaşamalarını engelleyebilirler. Çünkü bir doğal afette kurtarma için hayati önem taşıyan ilk 72 saat paketlerinden kaynaklanan kesintilerde vatandaşın mağduriyetine yol açabilecektir. Bu uygulama GSM firmalarımızca en son 2011 yılındaki VAN Depreminde başarılı şekilde uygulanmıştır.

Aynı tedbire bağlı olarak ilave internet paketleri sayesinde Cep telefonlarının yer ve konum belirleme yazılımları sayesinde göçük altında kalmış bir insanın yer tespiti yapılarak çok daha kısa zamanda ulaşılması temin edilebilir.

Pool Yapısına geçiş yapılması :Bu sistem ile afetin meydana geldiği bölgedeki santrallar zarar gorse bile bu santral üstündeki trafik başka bir santrala aktarılarak iletişimin kesintisiz yapılması sağlanmaktadır. Bu uygulama mevcut operatörlerin bazısında uygulanmaktadır.

 

Standartların Sağlanması: Afet yönetiminde de iş sürekliliğin sağlanabilmesi için bu konudaki standartları belirleyen standart olan ISO 22301 ve ISO 27001′ belgelendirmesinin alınması bu sektörün geleceği açısından önemlidir.

Fiber Altyapısı ve Kullanımın Yaygınlaştırılması: Son yıllarda GSM altyapısının güçlendirilmesi için kullanılan fiber teknolojisi afet durumlarında da öne çıkmaya başladı. Yeraltındaki kablolardan ışık yardımı ile bilgi aktaran fiber teknoloji Türkiye’de yaygınlaşmaya başladı. BTK verilerine göre 2014 yılının ilk çeyreğinde Türkiye’deki  34 milyon genişbant internet abonesinin 1.227 milyonu fiber altyapısını kullanıyor. Fiber altyapısı sadece bireysel değil aynı zamanda kurumsal olarak da tercih edilen bir bağlantı türü.

Günümüzde özellike felaket durumlarında GSM şebekesinin iletişim yükünün bir kısmı fibere yönlendiriliyor. Günlük kullanımda da tercih edilen bu yöntem kablosuz iletişim teknolojilerine göre daha güvenli ve hızlı.

Deprem Acil Müdahale Projesi: Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ile yapılan ortak çalışma sonucunda İstanbul’un değişik bölgelerine yerleştirilen 100 adet cihaz ile hangi bölgenin ne kadar hasar gördüğü tespit edilerek ön müdahale planının çıkarılması ve planın doğru şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla geliştirilmiş bir projedir.

Acil Çağrı Çalışmaları: 112, 155 gibi 13 kısa acil çağrı numaralarına otomatik olarak konum ve il bilgilerinin gönderilmesi, bu bilginin yanı sıra abone datasının analizinin il bazındaki merkezlere iletimi amaçlanmaktadır. Ayrıca aynı kısa çağrı numaralarına acil durumlarda mesaj atabilme imkanının verilmesi için de çalışmalar yapılmaktadır.

Avea Orada Kimse Var mı Uygulaması: AveaLabs tarafından geliştirilen bir yazılım sayesinde Google Play’den indirilen uygulama ile deprem anında güvende olup olmadığınızı, koordinat bilgilerini içeren bir bilgi yakınlarınıza iletilerek durumunuz hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanır.

Şu ana kadar belirtmiş olduğum proje ve uygulamalar içinde en dikkat çekici olanı bu uygulamadır. Bu uygulama tüm GSM operatörleri tarafından kullanılabilmektedir.

Olası bir deprem anında telefonunuza indirmiş olduğunuz bu uygulama ile hem yakınlarınız sizin hakkınızda bilgi sahibi olabildikleri gibi telefonunuz sayesinde yer belirleme imkanıyla göçük altında kaldığınızda Arama-Kurtarma Ekipleri vasıtasıyla çok daha hızlı ve güvenli bir şekilde kurtarılmanız sağlanabilir. Hatta belki de HAYATTA KALABİLİRSİNİZ.

Ali Baskın 

İdari İşler ve Yönetim Uzmanı                  

30.12.2014

Exit mobile version